42,4654$% 0.06
49,0839€% 0.15
55,8008£% 0.15
5.644,34%0,16
4.136,33%0,11
10.888,02%-0,32
Kastamonu’da 24 Kasım Öğretmenler Günü etkinliği Cumhuriyet Meydanı’nda çelenk sunma töreni ile başlayarak Halk Eğitimi Merkezinde devam etti.
Kastamonu Valisi Meftun Dallı konuşmasında “Her başarı hikâyesinin arkasında bir öğretmenin dokunuşu vardır.” diyerek iki öğretmeninden bahsetti.
İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından Halk Eğitimi Merkezi Müdürlüğü Konferans Salonunda düzenlenen etkinlikle konuşan Kastamonu Valisi Meftun Dallı, iki öğretmenine dikkat çekti.
Vali Dallı, ilk öğretmeni Saliha Yıldırım ve ikinci öğretmeni Taşköprülü Lütfi Yılmaz’dan bahsederek anılarını anlattı.
Vali Meftun Dallı yaptığı konuşmada öğrencilik döneminden bahsederek, öğretmenin öğrencinin hayatındaki önemini vurguladı.
“Bütün öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü kutluyorum.” diyen Vali Dallı,
“Başta Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, ahirete irtihal etmiş bütün öğretmenlerimizi rahmetle, şükranla ve minnetle yâd ediyorum. Emekli olmuş hocalarımıza ve öğretmenlerimize sağlıklı, huzurlu ve mutlu bir emeklilik hayatı diliyorum. Görevde olan öğretmenlerimize de başarılı, sağlıklı ve mutlu bir çalışma hayatı temenni ediyorum.
Ben her Öğretmenler Günü’nde bir alışkanlık haline getirdiğim üzere, hayatımı şekillendiren iki öğretmenimden bahsederim.
Nerede bir başarı varsa orada mutlaka bir öğretmenin dokunuşu vardır. Ben de o iki öğretmenime duyduğum minneti ve şükranı ifade etmek amacıyla her yıl onlardan bahsetmeyi alışkanlık haline getirdim.
Bu Öğretmenler Günü’nde de kısaca onlardan söz etmek istiyorum. Hem gençlerimize hem de göreve yeni başlayan öğretmenlerimize belki oradan bir ilham çıkacaktır. Böylece ben de minnet borcumu bir nebze olsun ödemiş olurum diye düşünüyorum.” ifadelerini kullandı.
Öğrencilik döneminde kendisinde iz bırakan öğretmenlerinden bahseden Vali Dallı, şöyle konuştu:
“Ben Sinop’un Boyabat ilçesinin Paşalıoğlu isimli bir köyünde, Küre Dağları’nın üzerinde orman içinde bir orman köyünde, 1966 yılında dünyaya geldim. O yıllarda köyde okul vardı ancak yol yoktu. Yağmur yağdığında ulaşım tamamen kesiliyordu. Köye henüz ham yol bile açılmamıştı. Öğretmen yılda en fazla 2-3 ay köyde duruyordu; onun dışında bir şekilde gelir giderdi. Sınıflarda öğretmen bulunmuyordu. İlkokulun ilk iki sınıfını bu şartlarda okudum.
Daha sonra rahmetli babam ki aslında benim ilk öğretmenimdir çok gayret etti. Bu şekilde olmayacağını görünce beni İstanbul’da yaşayan halamın yanına götürdü. Halımın altı çocuğu vardı; beni de yedinci çocuk olarak yanına bıraktı.
Eyüp ilçesinde şimdiki Eyüp Sultan, İslambey adlı bir okula kaydettirdi ve ardından geri döndü.
Orada Saliha Yıldırım isimli bir öğretmenim vardı, kulakları çınlasın. Daha sonra izini sürdüm fakat bulamadım. Eğer hayattaysa Allah’tan kendisine sağlıklı, hayırlı ve uzun ömürler diliyorum.
Düşünün; bir ve ikinci sınıfları köy okulunda okumuş, sonra İstanbul gibi büyük bir şehre gitmiş, diğer öğrencilerin çok gerisinde bir çocuk var karşınızda. Öğretmenler bu durumun ne demek olduğunu çok iyi takdir edeceklerdir. Bu öğretmenim, ‘Ben bununla mı uğraşacağım?’ diyebilirdi.
Fakat her gün, istisnasız her gün derslerden sonra bana özel vakit ayırdı. Yarım saat, bir saat; ne kadar ayırabiliyorsa… Her gün benimle özel olarak ilgilendi. Bir süre sonra aradaki farkı yavaş yavaş kapattım. Diğer öğrencilerle eşit hale geldim ve sonraki sınıflarda onları geçtim.
‘SİZ MEFTUN’UN TIRNAĞI OLAMAZSINIZ’
Öğretmenim bir süre sonra diğer öğrencilere beni örnek gösterir, ‘Siz Meftun’un tırnağı olamazsınız’ derdi. Ben de emeğinin karşılığını verdiğimi düşünüyorum. Birincisi bu… Eğer İstanbul’a gitmemiş olsaydım ve öğretmenim bana o özel ilgiyi göstermemiş olsaydı, büyük ihtimalle sonraki yıllarda, ortaokulda ve lisede gösterdiğim başarıyı gösteremezdim.
‘HAYATIMIZI ŞEKİLLENDİREN ÖĞRETMENLERİMİZ İŞTE BU ÖĞRETMENLERDİR’
İkinci öğretmenim ise Taşköprülü olan ve rahmete yürüyen Lütfi Yılmaz Hocamdı. Cenab-ı Hak makamını cennet eylesin.
Kendisi benim Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenimdi.
Bu kıymetli hocam, lise ikinci sınıfta beni ve diğer 5-6 arkadaşımı bir gün topladı. Temayüz ettiğimizi fark etmiş olacak ki ‘Çocuklar, üniversite eğitimi olarak ne düşünüyorsunuz? Ne okumak istiyorsunuz?’ diye sordu. Hepimiz fikirlerimizi söyledik.
Dinledikten sonra bana, ‘Sen kaymakam olacaksın’ dedi. Bu söz lise 2’de söylenmiş bir sözdür.
Diğer arkadaşlara da ‘Sen tıp yaz, sen hukuk yaz’ gibi yönlendirmelerde bulundu. Hepimizi adeta paylaştırdı. Şunu da söyleyeyim; Hepimiz onun tayin ettiği bölümlere gittik ve kazandık.
Peki nasıl kazandık?
Kendisi, matematik, fizik, biyoloji öğretmenlerimizle birlikte bir organizasyon kurdu.
Her hafta sonu o zamanlar kendisine ‘hocam’ derdik hiçbir karşılık beklemeden, üstelik bir de ev ayarlayarak bize iki yıl boyunca her hafta sonu özel ders verdiler. Olanlardan Allah razı olsun, hepsine uzun ömürler diliyorum. Lütfi Yılmaz Hocama da bir kez daha rahmet diliyorum. Hayatımızı şekillendiren öğretmenlerimiz işte bu öğretmenlerdir. Başta da Lütfi Yılmaz Hocamızdır. “
“Bugün bir ilin valisi olarak, bu konuma gelmemde en büyük payın bu iki öğretmenime ait olduğunu düşünüyorum.” diyen Vali Dallı,
“Bugün bir ilin valisiyim ve bunu en başta bu iki öğretmenime borçlu olduğuma inanıyorum. Demek istediğim şudur: Bütün öğretmenlerimiz çok rahat bir şekilde aynı etkiyi oluşturabilirler. Bugün elimizdeki imkânlar, kaynaklar benim anlattığım yıllara göre çok daha iyi durumdadır. Çok şükür her türlü teknolojiye ve imkâna sahibiz. Sadece biraz ilgi, biraz alaka, biraz özveri ve fedakârlıkla çok daha güzel işler yapılabilir.
Çocuklarımız ve gençlerimiz çok daha iyi yerlere yönlendirilebilir. Onların güzel bir başlangıç yapması, Türkiye Yüzyılı dediğimiz hedeflere ulaşmamız açısından çok önemlidir. Ülkemizin hak ettiği noktalara gelmesi için hep birlikte çok güzel işler başarılabilir. Bu fedakârlığı sizlerin gönlünde taşıdığınızdan eminim. Ben yine de hocalarıma duyduğum şükranı ifade etmek ve sizlere de belki bir ilham olması amacıyla bunları paylaşmak istedim. Sabırla dinlediğiniz için teşekkür ediyorum. Sizleri tekrar en içten saygı ve sevgilerimle selamlıyorum. Allah’a emanet olun.” diye konuştu.
Kastamonuda 221 bina ruhsat aldı!